Doktor Bey haberi verdi yolladı. Biz de annelere babalara söyledik. Habere de alıştık sayılır. Buraya kadar herşey tamam. What is next ?
Gebelik denilen süreçte özellikle ilk başlarda eğer ekstradan bir risk falan yoksa ayda 1 kontrol durumu var. İlk başta bana çok garip geldi. Yani içimde iki tane canlı olduğunu öğrendim, sonra 1 ay boyunca hiçbişey görmeden duymadan normal hayatıma devam etmem bekleniyor. Aman ne güzel.
Güzel ama hiç kolay değil :) Öncelikle hemen beslenme alışkanlıklarımız değişiyor. Sabahları kahvaltı yapmayan, ofise gidince sandviç yiyen ben, artık sabahları biraz daha erken uyanıp süt-yumurta-peynir-zeytin gibi geleneksel kahvaltı soframızın güzide elemanlarıyla kahvaltı yapar oldum. Gün içinde meyve seanslarına dikkat eder oldum ve cevizdir,bademdir, yoğurttur falan bunlarla biraz daha yakınlaştım.
Bir de spor meselesi var tabii. Benim sevgili eşim tam bir spor delisidir. Hayatının çeşitli dönemlerinde farklı sporları denemiş ama asla sporsuz kalmamıştır. Biz aşna fişna dönemindeyken ata binerdi ve çok bilindik salonlardan birinde çılgın kardiyo ve strength derslerine girerdi. Hatta bilmem hangi ülkede iron man yarışlarına falan katılmaktan bahsediyordu bir ara.
Peki ya ben ? Hayatımda spordan genelde uzak durdum. Lisedeyken voleybol oynadım bayanların çoğu gibi. Sonrasında "ay ben kilo aldım galiba" dediğim dönemlerde sabah koşuları, akşam yürüyüşleri falan oldu dönem dönem. Bir ara pilates yapmaya kalktım, arkadaşlarla gidince gülmekten dersten pek faydalanamadık. Yoga da denedim ama çok sıkıldım. Salona gitmeyi hiç sevemedim, koşu bandında olduğum yerde saymaktan sıkıldım. Sonra önünde ekranlar falan olan koşu bantları varmış bir ara dizi izleyerek koşu bandında oyalandım.. Yani geldiğimiz noktada kocam hayatıma girene kadarki boş çabalarımın tümü "muş gibi" gözükmekten ve ufak denemeler olmaktan ileri gidemedi.
Canım kocam bana birlikte olduğumuz 3 yıl boyunca sürekli spor yapmam için her türlü imkanı sağladı. Beni gaza getirecek her türlü denemede bulunduysa da "insan istemeyince olmuyor arkadaş!" En son yine işyerinden arkaaşlar gidiyo diye Jatomi'ye yazıldım, bir de havuzu deneyeyim, yüzmek belki daha az sıkıcıdır dedim. Hatta gittim su geçirmez kulaklık aldım müzik dinleyerek yüzerim ooohh dedim. İşte tam bu deneme aşamasındayken de hamile kaldım.
İnsan kendi için olunca mızmızlanıyor da, içinde başkaları varken onların da sorumluluğu binince bir vicdan yapıyor.. Tabii gebeyken fitness falan yasak. Yürüyüş yapabilirsin, pilates, yoga ya da yüzme mümkün (o da sırt üstü). Pilates ve yogayla geçmişimizde pek anlaşabilmişliğimiz yoktu o nedenle hazır yüzme şampiyonu olmayı aklıma koymuş ve ilk başta parkuru sadece gidebiliyorken performansımı iki katına çıkartmış ve git-gel yapabilir hale gelmişken, işe burdan devam edeyim dedim.
Haftada 3 günle başlayan performansım, uzun süre iyi de gitti aslında. Sırt ağrılarıma falan iyi gelidi ileriki aylarda. Fakat ben o kadar şampiyonluğa oynarken birden yaşlı teyzeler gibi sakin sakin sırt üstü yüzmeye başlayında baya küme düşmüş gibi de oldum. Neyse.. Buna da alıştık.
Spor meselesini de çözdükten sonraaaa olay daha kadınsı meselelere vardı ve kıyafetlerle olan savaşımız başladı.. Hamileliğimi öğrenmeden bir önceki haftasonu aldığım yaz yeşili kumaş pantolonum ve 2 adet kot pantolonumla hayatımızı nasıl sürdüreceğimize karar vermeliydik. Çünkü doktor demişti ki ; dar şeyler giyme, karnını sıkıştırma! Peki bu mevcut gardobumla nasıl mümkün olacaktı ? Neyse ki imdadıma beli lastikli etekler ve pantolonlar yetişti. Böylece iki yeni pantolonla günümüz modasından ayrı kalmadan bir süre idare edebilecektim. Hemen ufak bir alışveriş sonrasında karnım çıkana kadarki kreasyonu tamamladım. Beli lastikten ve gömlekten bir süre daha ileyebileceğimiz netleşti.
Evet.. Bu sadece bir başlangıçtı, ama herşeye çözüm bulmak mümkündü. Ya da biz öyle sanıyorduk..
Gebelik denilen süreçte özellikle ilk başlarda eğer ekstradan bir risk falan yoksa ayda 1 kontrol durumu var. İlk başta bana çok garip geldi. Yani içimde iki tane canlı olduğunu öğrendim, sonra 1 ay boyunca hiçbişey görmeden duymadan normal hayatıma devam etmem bekleniyor. Aman ne güzel.
Güzel ama hiç kolay değil :) Öncelikle hemen beslenme alışkanlıklarımız değişiyor. Sabahları kahvaltı yapmayan, ofise gidince sandviç yiyen ben, artık sabahları biraz daha erken uyanıp süt-yumurta-peynir-zeytin gibi geleneksel kahvaltı soframızın güzide elemanlarıyla kahvaltı yapar oldum. Gün içinde meyve seanslarına dikkat eder oldum ve cevizdir,bademdir, yoğurttur falan bunlarla biraz daha yakınlaştım.
Bir de spor meselesi var tabii. Benim sevgili eşim tam bir spor delisidir. Hayatının çeşitli dönemlerinde farklı sporları denemiş ama asla sporsuz kalmamıştır. Biz aşna fişna dönemindeyken ata binerdi ve çok bilindik salonlardan birinde çılgın kardiyo ve strength derslerine girerdi. Hatta bilmem hangi ülkede iron man yarışlarına falan katılmaktan bahsediyordu bir ara.
Peki ya ben ? Hayatımda spordan genelde uzak durdum. Lisedeyken voleybol oynadım bayanların çoğu gibi. Sonrasında "ay ben kilo aldım galiba" dediğim dönemlerde sabah koşuları, akşam yürüyüşleri falan oldu dönem dönem. Bir ara pilates yapmaya kalktım, arkadaşlarla gidince gülmekten dersten pek faydalanamadık. Yoga da denedim ama çok sıkıldım. Salona gitmeyi hiç sevemedim, koşu bandında olduğum yerde saymaktan sıkıldım. Sonra önünde ekranlar falan olan koşu bantları varmış bir ara dizi izleyerek koşu bandında oyalandım.. Yani geldiğimiz noktada kocam hayatıma girene kadarki boş çabalarımın tümü "muş gibi" gözükmekten ve ufak denemeler olmaktan ileri gidemedi.
Canım kocam bana birlikte olduğumuz 3 yıl boyunca sürekli spor yapmam için her türlü imkanı sağladı. Beni gaza getirecek her türlü denemede bulunduysa da "insan istemeyince olmuyor arkadaş!" En son yine işyerinden arkaaşlar gidiyo diye Jatomi'ye yazıldım, bir de havuzu deneyeyim, yüzmek belki daha az sıkıcıdır dedim. Hatta gittim su geçirmez kulaklık aldım müzik dinleyerek yüzerim ooohh dedim. İşte tam bu deneme aşamasındayken de hamile kaldım.
İnsan kendi için olunca mızmızlanıyor da, içinde başkaları varken onların da sorumluluğu binince bir vicdan yapıyor.. Tabii gebeyken fitness falan yasak. Yürüyüş yapabilirsin, pilates, yoga ya da yüzme mümkün (o da sırt üstü). Pilates ve yogayla geçmişimizde pek anlaşabilmişliğimiz yoktu o nedenle hazır yüzme şampiyonu olmayı aklıma koymuş ve ilk başta parkuru sadece gidebiliyorken performansımı iki katına çıkartmış ve git-gel yapabilir hale gelmişken, işe burdan devam edeyim dedim.
Haftada 3 günle başlayan performansım, uzun süre iyi de gitti aslında. Sırt ağrılarıma falan iyi gelidi ileriki aylarda. Fakat ben o kadar şampiyonluğa oynarken birden yaşlı teyzeler gibi sakin sakin sırt üstü yüzmeye başlayında baya küme düşmüş gibi de oldum. Neyse.. Buna da alıştık.
Spor meselesini de çözdükten sonraaaa olay daha kadınsı meselelere vardı ve kıyafetlerle olan savaşımız başladı.. Hamileliğimi öğrenmeden bir önceki haftasonu aldığım yaz yeşili kumaş pantolonum ve 2 adet kot pantolonumla hayatımızı nasıl sürdüreceğimize karar vermeliydik. Çünkü doktor demişti ki ; dar şeyler giyme, karnını sıkıştırma! Peki bu mevcut gardobumla nasıl mümkün olacaktı ? Neyse ki imdadıma beli lastikli etekler ve pantolonlar yetişti. Böylece iki yeni pantolonla günümüz modasından ayrı kalmadan bir süre idare edebilecektim. Hemen ufak bir alışveriş sonrasında karnım çıkana kadarki kreasyonu tamamladım. Beli lastikten ve gömlekten bir süre daha ileyebileceğimiz netleşti.
Evet.. Bu sadece bir başlangıçtı, ama herşeye çözüm bulmak mümkündü. Ya da biz öyle sanıyorduk..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder