31 Ağustos 2015 Pazartesi

Hayata Tutunmak Bizim İşimiz!

Hamilelik haberini aldıktan sonra, sanırım aklımıza ilk gelen şey çocuklardan haberdar olmadığımız o 8 hafta boyunca ne yaptığımız ne yiyip içtiğimizdi.. Şöyle özetleyeyim ;

* Doğum günümde sevgilim bana ralli kursu hediye etti Volkan Işık Academy'de 1 tam gün VolkiCar kullandım. Ee biraz sarsıntılı oldu tabii
* Hemen ardından bir Dubai iş seyahatim oldu 1 haftalık. Akşamları bir miktar alkol aldığım doğrudur.
* Düğünden önce bekarlığa veda yaptık, orda da sarhoşluğa yaklaştığım doğrudur.
* Düğünde olanların bir kısmını hatırlamıyorum bile..
* Balayı için Japonya'ya 13 saat seyahat ( Rusya aktarmalı )
* Japonya'da 13 gün boyunca bilimum atraksiyonlar - sabahtan akşama kadar yürümek, bol bol sushi, her türlü çiğ balık tüketimi, bir miktar alkol alımı
* Balayı dönüşü 13 saat seyahat ve aktarmada aksilik sebebiyle Rusya'da 5 saatlik mahsur kalış
* Cumartesi dönüşün ardından pazar günü motorsikletle günübirlik Susurluk'a gidip Emir Ege'nin 1. yaş doğum gününe katılım




Aklıma gelenler bunlar. Ama sorun değilmiş çünkü bebekler ilk 3 ayda kendilerini korurlarmış. Yani bu bizim arkadaşlar kendilerini bu kadar korudularsa vallahi yaşam azimlerine biz bile hayran kaldık!

Normalde hamilelik öğrenilince alkol tüketiminin bırakılması, çiğ yemeklerden sakınılması, vitaminler alınması, sabahları süt yumurta yenmesi, düşük olmasın diye çok atlangoç hareketlerden kaçınılması falan isteniyormuş. Efenim biz de işte öğrenir öğrenmez bir günde herşeyimizi değiştirdik. Ama önceki 8 hafta için çocuklar kendi hayatlarını kendileri kurdular. Kendi mücadelelerini kendileri verdiler ve hayata tutundular. İyi ki de öyle yapmışlar, burdan sonrasını biz devraldık, artık bize düşeni yapıcaz..

Tabii bir de bu arkadaşların oluşma ihtimalleri var.. İlk öğrendildiğinde akla gelen ; ailede ikiz var mı ? Cevabımız : ikimizin ailesinde de yok. Meğer genetik etkiyle oluşan ikizler çift yumurta ikizleriymiş. Akla gelen ikinci soru ise tüp bebek olup olmadıkları. Buraya kadar okuduklarınızdan tüp bebek de olmadıklarını sanırım anlamışsınızdır :)

Peki bu insanlar nasıl oldu da 8 hafta boyunca hiç farketmediler ? Kardeşim senin miden de mi bulanmadı ? Kusmadın mı ? Hayır yani o kadar hafta adet kanaman da olmadı da nasıl şüphelenmedin ? Evet bunlar sizin de aklınıza geldi di mi ?

İşte bunların bir kısmını bünyeyle bir kısmını cahillikle açıklayabilirim! Anneciğim de bana hamileyken hiç kusmamış, bulanmamış, çok sağlam bir kişi olduğundan iki hamileliğinde de taş gibiymiş. Heralde ben de ona benzemiş olmalıyım ki bu belirtilerin hiçbirisi bende vuku bulmadı. Haaaa aslında bir ara Japonya'da bulantım oldu bak, ama o kadar çok sushi yedim ve ordakiler urdakilerden o kadar farklı ki ben de çiğ çiğ yediklerimden oldu sandım. Hatta hala öyle düşünüyorum. Sushi'yi zirvede bıraktığım an Tsukiji Fish Market'te sabah 6'da yediğim o suhsi tabağıydı. O bile beni kusturamadıysa iki çocuğun sebep olabileceği mide bulantısını bünyem çoktan kabullenmiş olmalıydı.



Diğer konuya gelecek olursak.. Sene sonunda bebek yapmak için çalışmalara başlama niyetimiz vardı aslında. Ocak ayındaki doktor kontrolümde de Herman Bey bana dedi ki kızcağızım doğum kontrol hapını bırak da bünyen biraz normale dönsün, başka yöntemler kullanın. Yılın ortasından sonra da Folik Asit haplarına başla, vücut bebeğe hazırlık yapsın. Tamam doktor bey dedim hemen bırakalım! Heee işte bıraktık ve başka yöntemlere geçiş yaptık. Ama işte demek ki tam geçiş yapamadıysak..

Düğünden önce adet olmayı beklerken olmayınca ilk olarak düğün hazırlık sürecine verdik. Aman strestendir, ne biliyim koşturmacadandır, ha olurum ha olucam.. Hayır yani sanki olacakmışım gibi karnıma da ufaktan ağrılar giriyor, fakat gelen giden yok. Sonra ara ara ufak kanamalar falan olunca ben dedim "tabii ki de hapı bıraktım bak vücudum anca alışıyo böyle yavaş yavaş olucak demek ki. Sonraaa hayatımın hatasını yaptım ve internette konuyla ilgili araştırma yaptım! Google'a dedim ki "doğum kontrol hapı sonrası adet gecikmesi". Aaaaa bir de ne göreyim bu çok normalmiş meğer! Haptan sonra ilk ay adet bile olmayabilirmişiz, az az ufak kanamalar olabilirmiş, herkesler birbirini telkin etmiş "aman canım bende de aynısı oldu" falan gibi bir sürü yazı. Ben ne yapabilirim bu durumda yani ? Şüphelenmemek benim suçum mu yani ?

Peki hangi noktada kafam yerine geldi ? Balayından döndükten sonra aklımdaki soru işaretlerini silmek için bir test almak aslında aklıma geldi bak gelmedi değil. Ama bunu sürekli erteledim ve de unuttum. Taaa ki bir pazar günü Bağdat Caddesi'nde beyimle dolanırken kokusunu aldığım simidi, gözümün gördüğü mantıyı, dumanı tüten döneri nasıl canım çektiyse, dedim bu işte bir terslik var! Bunu kocacığımla paylaştığımda ( bak nasıl rahatsam adamla öncesinde şüphelerimi bile paylaşmamışım! ) günün geri kalanında ha aldık ha alıcaz, aa nöbetçi ezcane nerde var ki, aaa şu dükkana da girelim gibi günü hafife almalarla akşamı ettik ve sonunda eve dönerken hava kararmış haldeyken nöbetçi bir eczane zorla karşımıza çıktı da gittik test aldık.

Eve geldik, bende hala tık yok ben yemek hazırlıyorum. "Yahu gidip işer misin artık şuna" uyarısıyla birlikte nazlana nazlana gittim. Testin gerekliliğini yerine getirmemin ardından yaklaşık 5 saniye sonra orada o çizgi belirdiğinde ben daha çizgi çıkınca ne oluyodu kısmını okumakla meşguldüm. Testi banyoda bırakıp dışarı çıktım ve kocacığıma dedim ki "bunda çizgi çıktı ama 5 dakika bekleyin diyo, bence bekleyelim."

10 dakika sonra da çizgi orada durduğu için artık gebelik durumu onaylanmıştı. Fakat tabii ki doktora gidip bi baktırmadan olmaz diyip hemen telefona sarıldım. Hemen yarın sabaha randevu talebim tabii ki de olumlu karşılanmadı, Herman Bey'in programı genelde doludur çünkü. "Yaa durum acil ben galiba hamileyim acil doktor beyle bi kısacık görüşmem lazım" diyince telefondaki sesin kıkırdaması ve "o zaman siz sabah bölüm sekreterliğiyle görüşün" demesi üzerine vitesi geri takıp işi sabaha bıraktık. Tabii o gece uyuyabilirsen..

Hayır yine de bi acaip sevindik aslında. "Nasılsa istiyoduk sadece bira erken olmuş oldu" görüşünde birleşerek sabahı ettik. 8'de dikildik tabii hastaneye, doktor gelirse hemeen bi görüşelim diye atmaca gibi bekliyoruz. Sekreter hanımlar saolsun "tamam Herman Bey gelince hemen alırız" dediler ama tedirginlik tabii, sürekli bir kendini gösterip hatırlatma isteği oluyor insanın içinde. Kızlar da bir yandan bize bakıp kıkırdamayı ihmal etmiyolar tabii, muhtemelen de komik görünüyorduk :)

Geri kalanı malumunuz.. Ama asıl macera işte o gün başladı :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder