Daha yeni evlenmiş olmamız sebebiyle mevcut oturduğumuz evimize 2015 başında taşındık. Eve taşınırken ya da eşya alırken de hiç bebeğimiz olacakmış gibi davranmadık tabii ki. Hadi bir süre sonra elbet çocuk yapacağız diye 3+1 ev tercih ettik tamam ama hiç ikiz olacakmış gibi davranmadık!
Evin "bebek odası olma potansiyeli" olan odasına fazlalıklarımızı ya da "zamanla yerleştiririz" dediğimiz eşyaları ve kolileri doldurduk. Beklenmedik anda gelen beyler de bizi zamanından önce bu odayı kullanıma açmaya zorladı. Halbuki o odayı bir süreliğine fotoğraf odası olarak kullanmak vardı kocamın aklında :)
İkiz odalarını çok araştırdım, bir numarası yok. Sadece normal odaya 1 yatak daha ekliyorsun al sana ikiz odası :) Oda da çok büyük olmadığından zaten yerleşim için de pek fazla alternatifimiz yoktu. Biz iki üşengeç gidip de bebek odası bakmaya çalışsak bunu başarmamız aylar alacağı için beyimin kuzeninden yardım istedik. Bir mimarlık ofisinde çalışan Ezgi odanın ölçülerine göre bize çizim çalıştı ve kendi işlerini yaptırdığı mobilyacıda da mobilyaları ürettirdi. Neticede biz oturduğumuz yerden çizimlere yorum yaparak odayı yaptırmış olduk :)
İki yatağın dikey olarak arka arkaya koyduk, yanında bir gardrop bir de şifonyer yaptırdık. Sonra da kalan alana uygun bir koltuğu gidip Modoko'dan aldık. Odanın renklerinde bebekler erkek diye mavi kullanmak istemedik, biraz doğa konsepti olsun, huzurlu bir renk olsun diye yeşil tercih ettik. Yatakların arkasındaki duvara da büyük bir wallsticker aldık ve kendimiz yapıştırdık. ( O da ne zor işmiş arkadaş! Bit bit parçaları yapıştır yapıştır bitmedi!)
Kendi yatak odamıza beşik almak istemedik, başından itibaren çocukları kendi odalarında yatırmak hedefindeydik. Hedeflediğimiz gibi de oldu. Bir de tabii her eşyadan iki adet almak gerektiği için bir süre sonra evde yer kalmayacaktı. O nedenle mümkün olduğunca az ve öz eşya almak gerekliydi. Beşik gibi birşeye çok ihtiyaç duyarsak bebek arabasını evde kullanırız diye düşündük. (Daha doğrusu bu aklı da bir arkadaşım verdi :) iyi ki de vermiş, teşekkürler Murat! )
Özellikle mobilyalar sipariş usulü yaptırılıyorsa, o boya kokusunun çıkması için mümkün olduğunca erken almak gerekiyor. Sanırım bizimkiler doğumdan 1,5 ay önce gelmişti, kokuları da hakikaten ancak çıktı. Ama belki hazır alsak bu kadar uzun sürmeyebilirdi. Bir de tabii malzemesiyle de ilgili olabilir. Mdf değil ahşap kullanıldığı için de kokunun geçmesi uzun sürmüş olabilir.
Karyolaların içine yatak bakarken de bir takım araştırmalara girdim. Bebek yataklarında önemli olan çok yumuşak olmamasıymış. Bebekler yüzüstü yatarlarken içine gömülmemeleri lazım. Yani orta sertlikte ve ortalama bir yatak uygun gibi görünüyordu. Onun için de iki mağaza dolaşıp sonra gidip İşbir'den Baby Bed isimli yatağı alıverdik.
Yatağın kenarlarına konan yastıkımsı şeyleri annem Eminönü'den aldı, çarşaflarını falan da hep annem ayarladı ben oralara pek karışmadım. Yastık ve yorgan için ilk 1 yıl kullanmayın deniliyordu. Biz de yorgan yaptırmadık (sonra amcamdan hedye geldi) yastık alınan takımlar içinde vardı. Yastık almak lazımmış zira yemek yedirirken falan lazım oluyor. Ama tabi yastık olarak kullanılmıyor çocuk düz zeminde yatarmış.
Odanın eşyaları bittikten sonra da tüm kıyafetler yıkandı ütülendi ve itinayla dolaba yerleştirildi. Minik minik kıyafetler iki adam için bile olsa dolabı doldurmadı tabii. Halbuki annem birkaç valiz kıyafet getirmişti :) Kıyafetleri yıkarken bir kurutma makinamız yoktu ama annem aşırı ısrar ediyordu bunun gerekliliği konusunda. Meğer haklıymış.. İlk sefer asıp kuruttuk da o minicik eldivenlerin çorapların her biri bir yandan çıktı. Assan asılmaz şeylermiş ayol!. Neyse doğum olmadan kurutma makinasını aldık da rahatladık. Anne sözü dinlemek lazım!
Önemli mevzulardan birisi de alt değiştirme ünitesi gibiydi. "Olmazsa olmaz" gibi anlatılan bu alan için şifonyerin üstünü düşünmüştük. Oraya açılıp kapanan bir mekanizma hayal ettik ama hayallerimiz gerçekleşemedi. Bağlantıyı kuracak parça bulunamadığı için ben mevcut alanı bir süngerle kullanmayı planladım. Fakat onu da sonrasında pek kullanmadık aslında. Belki ilk 1 ay kullandıysak kullandık, sonra zaten hep koltuğun üstünde alt değiştirdik. "Olmasa da olur"muş meğer.
Nerdeyse tüm evlerde bulunan telsiz için de bir hamle yaptık. Kameralı sistem kullanan arkadaşlarımızın tavsiyesiyle biz de kameralı sisteme yöneldik. "Size ne alalım?"diyen arkadaşlarıma kamera alıverin bari o eksiğimiz dedik, onlar da saolsunlar aldılar hediye olaraktan. Fakat biz kullandık mı ? Hayır onu da kullanmadık :) Neden ? Onu bilmiyorum. Çocuklar odada gık deseler duyulduyor zaten, heralde o sebepten henüz gerek olmadı ama ilerde belki kullanırız.
Bir de son olarak evde bebekleri içine koymak ve sallamak için ana kucağı ya da hoppala denen aletten almak gerekliliğinden bahsedilmişti. Bunların da çeşit çeşidi mevcut. Bir arkadaşım BabyBjörn'den bahsetmiş videolarını izletmişti. Bebek hareket etmeye başladıktan sonra kendi kendini sallayabildiği bir ana kucağı modeli. Ondan da 2 tane alıverdik. Bu hakkaten gerekliymiş mesela çünkü bebeler uyanıkken sürekli bunun içindeydiler. Hatta gündüz uykularını bile bu ana kucaklarında uyudular :)
Odur budur derkeen doğum öncesi beyler için de son hazırlıkları yaptık ve geri sayıma başladık..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder