14 Ocak 2016 Perşembe

Doğum İzni ve Son Kaçamaklar

Veee doğum izni...
İnsan hayatının değişmeye başladığı günler. Son yıllarımı sabah kalk, işe git, akşam eve gel ya da gelme dışarı çık, haftasonu aktivite peşinde koş şeklinde geçirdim. Eskiden haftasonu sabahları erken kalkmazdım öğlenlere kadaaar uyurdum fakat bu durum kocamla birlikte değişti. Kendisi haftasonu da zebellah gibi erkenden kalktığı için ben de onun düzenine alıştım. Gerçi şikayetçi de değilim böyle olunca haftasonu daha uzun geliyo insana :)

İzin dönemi için doğuma hazırlık için yapılacak birtakım işler sıraya konmuştu zaten. Benim için hem psikolojik hem de fiziksel koşulları hazırlayacak yeterli vakit vardı. Hatta benim beklediğimden 1 hafta falan fazladan vaktim bile oldu.

Benim için en önemlisi ise insanlarla vakit geçirmekti. Bir daha ne zaman vaktim olacağını bilemediğimden, kafası kesilmiş tavuk gibi ordan oraya gezdim durdum :) Herkesleri ziyaret ettim, bi çay kahve içtim. Hatta son haftaya kadar oyun izlemeye bile devam ettim. En son Tatbikat Sahnesi'nde "Bir Deli'nin Hatıra Defteri"ni izlediğimizde, çıkışta ambulansla doğuma gidecekmişim gibi görünüyordum. İnsanların bakışları şahane! Kimisi "aayy ne tatlı bak bu halde oyuna gelmiş" bakıuşıyla durumu şirinlik olarak algılarken, kimisi de "yuh artık bu göbekle evinde otur kadın ya da git doğur" diye küçümser gözlerle bakıyordu. Oyunu tahmin ettiğimdem rahat izledim çünkü tesadüfen oturduğumuz yer tam kenardaydı ve ayaklarımı uzatacak yerim vardı! Fekat o köşedeki yerime geçerken insanları ittirmekle kalmayıp yerlerinden kaldırmak zorunda kaldım :)

Bebeler de böylece biraz kültür mantarı oldular daha içerdeyken oyun izleyerek. Son haftalarda izlediğimiz bir diğer oyun da İkinci Kat'taki "Kar Küresinde Bir Tavşan" idi. Neyse bebelere daha bu yaştan böyle güzel oyunculuklar izlettiğimiz için mutluyuz! Orda da aynı bakışlar üstümde, daha çok göbeğimde gezdi tabii ki de! Ama ben durumumdan çok memnumdum dostlar! :)

Tabii bu arada haftada 1 doktora gitmeye başladık. Zira bebeler oldukça büyüdüler ve ne zaman geleceklerini kestirmek zordu. Durumu kontrol altında tutmak lazımdı. Her gittiğimizde doktorun doğum için tarih vereceği ümidini taşıyordum ama çoğu zaman elim boş döndüm. "Bugün git haftaya gel" diye beni 3 defa gönderdikten sonra ancak 36. haftada tarih verdi..

Evdeki hazırlıklar ise annemin yardımıyla ilerleyip son buldu. O noktada en mühim işlerden birisi hastane çantası hazırlamaktı. Ne olur ne olmaz, doğum aniden gelir diye çantayı hazırda tutmak lazımmış. Sanırım izine ayrılınca ilk yaptığımız şeylerden birisi hastane çantası için alışveriş yapmak oldu. Aman tanrım! Ne alışlar, ne verişler! Emektar kırmızı valizim bu sefer de bana hastanede eşlik etmek üzere yine yanımda olacaktı! Hastane çantası hazırlığımı bundan sonraki yazıda detaylı yazayım, bu konu bu yazıya yakışmaz şimdi :)

Hamile kaldığımdan beri haftada bir mutlaka bize gelip, evde yoğurt ve yemek yapıp giden annem tabii ki doğum yaklaşında geliş sayılarını arttırdı. Haftaiçi 1-2 gün artık beni yalnız bırakmayıp hem hazırlıklara yardım eder hem de yemek yapar oldu saolsun. Vallahi o olmasa işim çok zordu!

Doğum öncesi günlerin hakkını vermeye çalışırken olabildiğince güne erken başlamaya çalıştım. Güzelce kahvaltımı yaptım, gazetemi okudum, öğlen uykularına yattım, yemekler yaptım, akşamları yürüyüşler yaptık. Yalnız kaldığım zamanlarda okumaya, düşünmeye ve düşünmemeye çalıştım!

Spor işlerine ise hiç girmedim. Pek iyi yapmadım galiba ama bir zararını da görmedim. Normal doğum yapma ihtimalim çok düşük olduğu için yoga, pilates benzeri işlere hiç girmedim. Zaten üşengeç olduğumdan bir de o koca göbeği kaldırıp da uğraşamadım :) Bol bol dışarlarda sürttüğüm için zaten yürüyüş yapıyordum, akşamları ve haftasonları da arada Moda'ya yürüşler yaptık. Ama tabii son haftalarda yürüyüş hızım azaldı, nefesim yetmemeye başladı, dinlenmeden 15 dakika yürüyemez oldum. En son Moda'ya yürüdüğümüzde normalde 20 dakika olan yolu 50 dakikada gittik. Yokuşlarda kocacım arkamdan itmek suretiyle bana yardımcı olmasa, oracıkta oturup geçerken beni alsın diye yardıma birilerini çağırabilirdim!

Sonraaaa Tiyatro Açıkça'nın sezon açılışına bile yetiştim, eski dostları gördüm hasret giderdim. Oyun izledik, çıkışta içmeye gittik. Ben de su içerek kendimden geçtim yine! Bebeklerle ortamlara aktık biraz muhabbete katıldık. Eski arkadaşları da görmüş olduk süper oldu kendimize geldik.

Kocacığımın doğum günü haftasında ona bir süpriz yapayım dedim, Gökçeada'da KiteSurf okulunda hoca ayarlayıp gerekli planları yaptım. Fakat mevsim olarak çok uygun olmasına rağmen öyle bir haftasonuna denk geldik kiii rüzgar yok! Ders olayı yalan oldu tabii.. Biz de adada gezdik, yedik, içtik, yattık, dinlendik.

Sonraaa bir haftasonu da biraz da fotoğraflarımızı çekmek için Bozcaada'ya gittik. Rüzgar gülü manzarasında göbeğimin birtakım fotoğraflarını çektik bize de hatıra olsun diye. Akşamları güzel güzel mezeler balıklar yedik ama bi şarap içelim bi rakı içelim diyemedik bea!  O manzarada güneşi batırırken bi şişe şarabımızı değil bir şişe suyumuzu alıp keyif yaptık :)

Son haftalara yaklaşırken de son bayram tatili fırsatımızı Sapanca'da spa otelinde kullandık. Tabii ben yine birçok şeyden faydalanamadım! Buhar odası yasak, masaj yasak, içki yasak, o yasak, bu yasak. Bi dandik hamile masajı yaptırabildim, biraz el-ayak bakım falan derken yata yata bol bol dinlendim. Hava tam sonbahar havasıydı, hatta yağmur da yağdı, seridi, sakindi. Güzel oldu başbaşa biraz daha vakit geçirdik kocacımla.

Yani şimdi düşününce aslında doğum öncesi zamanları oldukça iyi değerlendirmişiz :) Aslında bu yaz için haftasonları motorla yakın yerler keşfetmek, ufak yurtdışı kaçamakları yapmak vardı ama onları biraz ertelemek durumunda kaldık. Birkaç sene kadar! Aslında yine hamileyken bi İtalya bile yaptık! Kuzenimin 30 yaş şenlikleri kapsamında Mayıs ayı ortasında İtalya'ya gittik çünkü çok da önceden planlamıştık bunu. O zamanlar henüz 3 aylık hamile olduğum için pek bir etkisi olmadı zaten, sadece sıcak bizi biraz yordu. Onun dışında yürüme performansımız henüz etkilenmemişti, dolayısıyla yine iyi gezdik!

Aslında bakarsanız bebekler oluştuklarından beri bayaaa gezdiler! İlk olarak habersiz Dubai, sonra yine habersiz Japonya, motorla Susurluk, kuzenin doğum gününde İtalya, kızlar çetesiyle Çeşme, annemle Alanya, karı-koca Gökçeada&Bozcaada&Sapanca derken yolda doğurmadan bu süreci de atlattık :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder