Doktor bize bebekler için ikiz dediğinde ikizler hakkında hiçbir şey bilmiyormuşuz meğer! Evet akla gelen ilk soru - ki bizim de aklımıza ilk bu gelmişti - ailenizde ikiz var mı ? Aslında başkalarıyla konuşurken galiba akıllarına gelen ilk soru "tüp bebek mi?" oluyor sanırım ama neyse herkes cesaret edemiyo sormaya :)
Şimdi efenim ikizler ikiye ayrılıyor ama tüp ve doğal yollu ikizler olarak değil. Tek yumurta ve çift yumurta ikizleri olarak. Tek yumurta demek tek bir döllenme olmuş ve döllenen yumurta birkaç gün içinde ikiye bölünmüş demek. Çift yumurta da iki adet sperm gelmiş ve iki adet yumurtayı döllemiş demek. Çift yumurta ikizlerinde genetik etki söz konusu, yani sizden önceki nesillerde ailenizde ikiz varsa size etki edebilir. Fekat bizim öğrendiğimiz kadarıyla tek yumurta ikizinde genetik bir etki yok, olay tamamen şans. Tabii ki bu şans faktörlerini arttıran gebenin yaşı, doğum kontrol hapı kullanımı vs. gibi faktörler var ama tıbbi oluşum olaraktan anne rahminde sonradan bölünen tek bir döllenmiş yumurta söz konusu. Bu sebeple de aynı yumurtadan 2 tane oluşuyor, yani genetik olarak birbirlerinin tıpkısının aynısı iki insan oluyorlar. Sanırsam parmak izleri bile bir oranda aynı falan olabiliyormuş, onu ben bilemem. Ama bildiğim diğer konu da cinsiyetlerinin kesin aynı olduğu.


Çift yumurta ikizi dediğimiz kardeşler de iki farklı döllenme olduğu için farklı zamanlarda doğmuş iki kardeş kadar benzerlik gösteriyorlar. Ama yine ayn rahimde aynı zamanda birlikte büyüyorlar sadece genetik olarak birbirinin tıpkısının aynısı olmuyorlar. Tüp bebek olan arkadaşlar da bu grupta değerlendiriliyor, farklı iki döllenmenin sonucu olarak hayat buluyorlar.
Bizim cücükler tek yumurtanın eseri, yani tek döllenme sonrasında benim naçizane bedenim bu döllenen şeyi ikiye bölüyor. İkiye bölünmenin gerçekleşmesi de farklılık gösteriyor. Birincisi iki farklı plasenta ve iki farklı kese oluşabiliyor ki bu en risksiz olanı. Her bebeğin kendi beslenme yeri var plasentaları ayrı gayrı ve birbirlerinin hakkını yemek diye bir durumları yok. İkincisi ve en çok görüleni tek plasenta ama çift kese (aha bizimki bundan) yani tıbbi ismi Monokoryonik Diamniyotik. ( Mono=tek, Di=iki - Tek plasenta, iki kese ). Yani bebeler aynı yerden besleniyorlar ama kese olaraktan kendi keseleri mevcut. Doktorumuzun tabiriyle aynı köke bağlı iki agaç gibiler. Üçüncü versiyon ise hem plasentanın hem de kesenin aynı olması ki bu durum en yüksek riski içeriyor.

Tek plasenta iki kese olmasının riski de bebeklerin büyürken birbirlerinin hakkından çalması durumu yani bebeklerin birisi büyürken diğeri küçük kalabilir. Aralarında direk bir kan bağlantısı olduğu için ikisinin arasında kan geçişi olur da birisi alıcı diğeri verici olursa, verici olan kardeşin hayatı riske girebiliyor. Bu durum farklı haftalarda gerçekleşebiliyor ama bir yandan tedavisi de imkansız değil. Bir lazer tedavisinin söz konusu olabileceğini bir yerlerde okumuştum. Amaaa ama ama işte tüm bu durumun olma ihtimali sadece ve sadece %10! Yani siz kalkıp da %90'ı bir kenara bırakıp bu %10 için kendinizi helak ederseniz yazık edersiniz.
Ben hep şöyle düşünmeye çalıştım : Ben bu durum için ne yapabilirim ? Cevabım şu oldu : İyi beslen, stresten uzak dur, egzersiz yap ve şu anda kal. Yani şu anda bir sorun var mı ? Hayır yok. O zaman ilerde ne olacağıyla ilgili kuruntu yaratmaya gerek var mı ? Hayır yok! Acaba sorun olur mu diye endişe etmekten o anın keyfini kaçırmamak lazım. Neticede benim etkileyebileceğim bir durum söz konusu değildi, öyleyse ben sadece elimde olan kadarını yapabilirdim. Evet tabii ki kolay olmuyo ama imkansız değil, bence deneyin :)
Doktorumuz durumu yakından takip ediyor ve ikizlerin arasındaki gelişim farklarını gözlüyordu. Kiloları arasındaki farkın %20'den fazla olması durumu riskli hale getirebilirdi. Sanıyorum bir ara 800 gr ve 1000 gr oluvermişlerdi biz de biraz gerginleştik acaba açılır mı fark diye ama 10 gün sonraki kontrolde minik adam farkı kapatmak için atağa geçmişti bile. Onun dışında da zaten normal bir gebelikten daha sık kontrolde olduğumuz için kendimizi doktorumuzun ellerine teslim ettik. O var diyosa vardır, yok diyosa yoktur arkadaş. Adam yıllarca okumuş konunun uzmanı olmuş, saygı duymak lazım. Sanırım doktor seçiminde de en önemli unsur bu. Doktorunuza itimat ediniz!
Haaaa sen hiç mi başka doktora gitmedin derseniz, ben bile onu bir kere yaptım bak! Öncelikle detaylı ultrason için direk kendi doktorumun yönlendirmesiyle aynı hastanedeki Perinatoloji ( riskli gebelik ve doğum ) profesörü Alin Hanım'a gittik. Sanırsam 20. haftadaydı ve aslında bu herkesin yaptığı birşey. Daha detaylı renkli menkli bir makinada bebeğinizin ıncığına cıncığına kadar görüp anlattıkları bir olay. Bir de suratını gösteren fotoğraf almanız mümkün oluyor. Aay herkes de bu foto için "vallahi orda ne görürseniz çocuk aynı o şekilde doğuyor" dedi ama bence o fotoğraftan bir tip görebilenler biraz iddialılar :)
Detaylı ultrason için gittiğimizde yine eşim beyfendiyle birlikte girdik içeri, ben yatağa kuruldum doktor hanım geldi ve klasik ultrason başladı. Çocukların idrar kesesinden böbreğine, kalın bağırsağından safra kesesine kadar her şeylerini gösteriyor sayın doktor. Göstermesine gösteriyor da acaba ben görebiliyor muyum sen bi sor! O ne arkadaş! Ben ne anlarım bağırsaktan, sidik torbasından ya. Tamam herşeyin yolunda olduğunu bilmek rahatlatıcı ama ekrana şaşkın gözlerle bakmaktan başka anladığım birşey de yok ki! Bi de oda karanlık, ben uzanmışım rahatım yerinde! Yeminlen uykum geldi. Rica edicim bana ruhsuz anne falan demeyin vallahi atarım kendimi pencerelerden. Zaten bir karında iki tane velet var sıkış tıkışlar ve minicikler. Bir de onların iç organcıklarını ekranda görünce algılayamıyo olmam bence çok normal. Haaa bak omurgalarını çok güzel gördük mesela ona diyecek lafım yok! Omurga çok net bişey, tane tane görülüyo. Ama benim için mühim olan yine işin sonunda doktorun "herşey yolunda" demesi. Bir de çocuk 2 tane olunca toplamda 1 saate yakın sürdü detaylı ultrasonumuz ve neticesinde Alin Hanım "herşey yolunda" dedi :) Ayrıca verdiği fotoğrafları da aha aşağı koyuyorum. Bence normal bebek yani işte buradan tip analizi yapmak pek mümkün değil. Tabii cınım iki bebek olduğu için detaylı ultrason maliyetimiz de X2 oldu.. Onu da buraya not olarak düşeyim dedim. Zira detaylı ulrtasaon dediğin zaten başlı başına bir servetmiş. Neyse herşey o "herşey yolunda" lafını duyabilmek için.


İkinci farklı doktor maceramız da var tabii! Herkesler ısrar etti illahi de ikinci bir doktor görsün, riskli diyosunuz da ya gözden birşey kaçarsa bilmem ne diye. Neden yaptım hala tam olarak bilmiyorum, işte o anın duygusallığıysa demek.. Haaa tabii bir de o ara kendi doktorumla ufak bir gerginlik yaşamıştık biraz da ona yedekleme için gittik biz bak şimdi hatırladım.
Neyse efendim gittik Murat Bey'in Nişantaşı'ndaki muayenehanesine, bu sefer validemle. Doktor bey durumu anlamakta biraz zorlandı sanırım, önce bi yeni gebe muamelesi yapıp "şu kadar kilo alman lazım" falan diye başladı sonra uyardık da bi toparlandı. Kendisi bizi detaylı ultrasona aldı ve incelemeye başladı. Çünküüüü en sevdiğimiz şey detaylı ultrasondur! Neyse bu sefer biraz daha kısa sürdü (Ve tek bebek parası aldı, insaflı adammış!) ve neticede bir tane daha "herşey yolunda" duyduk. Yalnız bu ikinci doktorumuz bebeklerin eski ultrasonlarını pek de incelemeden teşhis değişikliği yapmaya kalktı. Bebeklerin tek yumurta değil çift yumurta ikizi de olabileceğini ve iki plasenta, iki kese olduğunu dolayısıyla herhangi bir riskin olmadığını iddia etti. Evet. Ne desem bilemedim.
Bu durum pek hoşumuza gitmedi tabii hem başından beri takip eden doktorumuz hem de perinatoloji profesörü aynı şeyi söylerken şimdi birisi kalktı başka birşey dedi. Neticede ikinci teşhis daha kötü bir durumu işaret etmediği ve bebeklerin gelişimine dair "herşey yolunda" olduğu için bu durumu görmezden gelmeye ve bildiğimiz yolda ilerlemeye karar verdik. Sonuçta iki tane bebek var içerde, ikisi de sağlıklı ve gelişimleri normal. Ve ultrasondan zerre anlamayan ben bile 8 haftalıkkenki ilk ultrasonda bu veletlerin aynı plasentada olduklarını gördüm. ( İlk yazımda o görüntüyü koymuştum vallahi siz de bakabilirsiniz :) )
Ne maceralar, ne maceralar.. Hayatımda toplasan bu kadar doktora anca gitmişimdir heralde ama bu süreç boyunca hastane yollarını aşındırdık resmen! Bu arada kontrollere doktor muayenehanesinde değil de hastanede gitmiş olmaktan çok memnun kaldım. Zira bir test yapılacağı zaman hoop üst kattan kan aldır, sonuç çıkınca hoop doktor sistemden görsün seni arasın haber versin işleri gayet pratikti. Bir de İstanbul Florence Nightingale Hastanesinin kadın doğum kliniği direk SGK sistemine bağlantılı olduğundan doğum izni raporlarını falan da aşırı kolay hallettim. Çalışabilir raporu lazım dedim, hoop sistemden yaptılar. Çalışamaz raporu lazım izne ayrılıcam dedim, hoop sistemden raporlu yaptılar ekran görüntüsü yolladılar. Ben kendi sistemimi sevdim ve tavsiye de ederim sayınlar.