28 Eylül 2015 Pazartesi

Gizli Ajan ve Dünyayı Kurtaracak Sırrı : "O bir hamile"

İlk adaptasyon sürecini bu tip kafa karışıklıklarıyla atlattık. Tamam artık rutin beslenme düzeni başladı, sabahları yumurta, süt peynir yeniyor, meyve eksik edilmiyor, sebze yemeklerinin bini bir para. İlk aşama kıyafet sorunu da sadece psikolojik seviyede olduğu için zaten bir anda olacak iş değil, zamanla mücadele edilecek.

Bir sonraki aşamada insanlardan bu durumu saklama stresi geldi. Şimdi bu gebelik denen sürecin ilk 3 ayında düşük riski varmış. Ki bundan detaylı bahsettim, bizimkiler ilk 2 ayda o şartlara nasıl dayandılar henüz bilebilen yok! Yine de 3. ayın sonunda sanırım rahim ağzı tam kapanıyor da düşük tehlikesi oldukça azalıyor. Bu süreçte de "aman herkese söylemeyelim" durumu var. Şu anda saçma gelse de o zaman bi sakınma durumu oldu bende de açıkçası. Değişik bir psikoloji. ( serbest çağrışım : bir felsefe idiotloji! )

Tabii bu arada hayat normal akışında devam ediyor, yani ben işe gidiyorum, seyahatlerimiz falan oluyor. Plaza girişlerini de kendimce yalan dolanlarla hallediyorum ama yani bi "yalan mı söylüyorum acaba" tedirginliği var insanda. Sanki birisi anlayıp sorsa "yok canım ne hamileliği" diyerek geçiştirmeli miyim yoksa "aa evet nerden bildin?" diyip nasıl belli olduğunu anlayıp bir yandan dürüstlük mi yapmalıyım bilemiyorum. Ne saçmalık yahu! Sanki kötü bişi olmuş ya da dünyayı kurtaracak sır bendeymiş de gizli görevdeymişim gibi!

Hamileliği öğrendiğimizin hemen ertesi haftası bir Ankara iş seyahati gerçekleşti. Ekipçe Ankara'ya gidiyoruz, bir gece de konaklıycaz. İşim daha zor çünkü aşılması gereken havalimanı geçişleri var, saha ziyaretleri sırasında alışveriş merkezlerinin güvenlikler var, bir de içki içmeden geçirmem gereken akşam yemeği var! Krize gel.

Havalimanı güvenlikleri ciddi, hamile olduğumu gösteren raporu cüzdanıma katladım koydum. Hamileyim diyerekten makinadan geçmiycem, gerekirse raporu göstericem. Bir de insanlardan önce gideyim diye normalde uçağa 30dk kala havalimanına giren ben, 1,5 saat önce kapıdayım! Neden ? Ekipteki diğerleri gelmeden gireyim de güvenlikten geçmediğimi görüp hamile olduğumu anlamasınlar çünkü dünyayı ben ve bebeklerim kurtarıcaz!

Taksiyle geldim, Sabiha Gökçen'in kapısında etrafıma bakınıyorum. Tanıdık varsa ona göre bir numara çekicem! Kendimi o halde görsem gerçekten acemi ajan sanabilirim! Neyse etraf temiz, giriş yapabiliriz.Tek gece konaklamalı olduğu için çantam zaten küçük, koyuyorum güvenlik bandına. Ben yandan geçicem ve güvenlik beye diyorum ki "ben hamileyim"! Aman tanrım! Birisi daha öğrendi! Neyse kimseye söylemez zaten adımı da bilmiyo, rahatla Ceren. Tamam sakin. "Böyle yandan buyrun" diyor ve makinanın öbür tarafındaki hanım güvenliğe sesleniyor "X Hanım elle arama lütfen!" Makinanın yanında hızlıca süzülüyorum ve X Hanım beni elle arıyor. Elle arama dediği de miting alanı girişlerinde daha çok ellenmişimdir yani işte baktın mı baktım. Aaaa baktım bu iş çok kolay oldu rapor falan da soran yok, çok şahane. Kimse de görmedi ve ilk engel başarıyla atlatıldı.
Derkeeeeen kafamı sola çeviriyorum ki "Aaaaaaaaaa Aslı" diye ekipten arkadaşımı görmem bir oluyor. Kardeş sen neden bu kadar erken geldin ? Ama kız da haklı taa karşıdan geliyor trafik olur diye erkenden gelmiştir. Benimkinden daha mantıklı bir sebep. Neyse bir önceki güvenlikten geçmiş sanırım, beni görmüş olması çok mümkün değil. Peki benim paniğim nedir ? "Yaaaa ben de online check-in yapamadım o yüzden erken geldiiim." gibi gayet gereksiz bir açıklama. Aslı ne bilsin sen normalde geç mi geliyosun.. Aslı neden senin online check-in yapmamış olmanla ilgilensin ? Neyse ki hepimizde sabah mahmurluğu var da salaklığım arada kaynıyo.

Nasıl oldu hatırlamıyorum şimdi ama bir şekilde ikinci güvenlikten yalnız geçtim yine. Aslı'yı nasıl sattığımı unutmuşum bile bak nasıl paniklediysem ikinci güvenlik öncesi. Sonra oturdum bi kahvaltı yaptım çünkü Pegasus saolsun yemek vermiyor ve benim kendimi açlıkla sınamamam gerekiyor. Bu noktadan sonra herşey normal çünkü ortamda saklanması gereken veya gerginlik yaratacak bir durum beklenmiyor.

Neyse gittik indik uçaktan, bayiimize toplantıya gittik, ordan sonra saha ziyaretleri yapılacak. Nedense alışveriş merkezlerinin girişlerindeki dedektör beni çok tedirgin etmiyor. Kaçabildiğim birkaçından yine telefonla konuşma numarasıyla arkada kalaraktan yandan geçiş yapıyorum ama arkadaş bir minibüs dolusu insanla geziyoruz, işim çok zor!

Asıl tantana akşam çünkü benim böyle bir akşamdaki yemekte içki içmemem normal değil, kesin anlayacaklar! Yani ben öyle düşünüyorum tabii ki. Akşama güzel bir mekana yemeğe gidildi ama neyse ki tek "içmiyim ben bu akşam" diyen ben değilim, sandığımdan daha sakin atlattım içmeme durumunu. Ama Recep arkadaşım şarabın tadını o kadar övdü ki yani bir yudumla tadına bakmak zorunda kaldım! İçimden de aynı derece saflıkla diyorum ki "bak sonuçta bir yudum da olsa içtim, tamam şüphelenmezler!" Çünkü heeeerkesler beni gözlüyor "acaba sıradışı birşey yapacak mı?" diye! Çünkü dünyayı kurtaracak sır bende ve tüm ekip karşı tarafın ajanı! Açık vermemem lazım!
Yemek sonrasında devam etmek isteyenlere katılamayışımdan dolayı gözyaşlarımı içime akıtıyorum çünkü erkenden bastıran uyku bana geçit vermiyor. Ayrıca daha ertesi günkü sunumum bitmemiş!

Ertesi gün tüm gün toplantı halinde olduğumuz için kendi içimde sükunetimi koruyorum, zaten anlaşılabilecek bir durum yok. Yeme içmede sıkıntı yok. Sadece dönüşte Ankara havalimanı güvenliğinden geçmek zorunda kalıyorum tabii topluca hareket ettiğimiz için. Ama aşşşırı sakinim çok cool bir insanım. Kim hamile ? Ben mi ? Teheh! Artık paniğini saklayabilen bir profesyonelim ben.

Ve ilk haftaki badire bu şekilde atlatılıyor. Neyse dünyayı kurtaracak sır hala bende ve gizli! Hamile olduğumu birkaç güvenlik görevlisinden başka kimse öğrenemedi.. Mission Completed!

12 Eylül 2015 Cumartesi

Bugün ne giysem? Acaba karnım belli oluyor mu?

Hamile olduğumu öğrendikten sonra bir de bunu saklama operasyonu söz konusu. İlk 3 ay düşük riski de olduğu için mümkün olduğunca az insanla paylaşmak, ilerdeki olumsuz koşullardan güya bizi koruyor. İyi de şimdi insan böyle güzel bir haberi nasıl saklar ?

Tabii ki de birkaç yakınına söylüyorsun ki en azından deşarj olabilesin! Fakat asıl meselelerden birisi kurumsal bir şirkette çalışıyorken bu durumu saklamaya çalışmak. Plaza insanısın, çıtı pıtı giyiniyorsun, hareketli bir hayatın var, saçların kızıl ve her sabah metal dedektöründe aranıyorsun. İste bunların hepsine birer çakallık bulman gerekiyor.

Öncelikle tipin, tarzın ve kıyafetlerin.. Bir önceki yazıda şöyle bir üstünden geçtiğimiz üzre, doktor tavsiyesi dar giyinmemek yönünde fakat gardrobun son moda daracıklarla dolu.. Hadi seni kurtarabilecek birkaç elbise var diyelim, birkaç tane de lastikli pantolon ve gömlek falanla idare ettin. Bir de seni bekleyen gardrop önü depresyonu durumu var. Bir dolap dolusu kıyafetin varken bile "bugün ne giysem" durumuna giriyorduk fakat simdi elimizde çok daha az alternatif var ve geride kalanlar çok daha şık şeyler. Üstelik yaz gelmiş, rengarenk giyinmeler başlamış, geçen sezonun sonunda aldığın o hiç giyilmemiş topuklu ayakkabını da giymenin tam zamanı!

İşte orda dur bakalım topuklu plaza canavarı.. Bi kere hamilelerin dengesi bozuk olurmuş, tuvalette ayağın kayar düşersin falan. Bir kere o topukluları bi rafa kaldır. Ya da en iyi ihtimalle kalın ve kısa topuklular bir süre daha kalabilir eğer için rahat edecek ve giyebileceksen. Geçen sezon aldığın o caanım ayakkabı bir sezon daha bekleyecek, onu bi bil. 

Ayrıca kimse senin hamile olduğunu falan anlamaz, orda da bi rahat ol. Zaten 2 ayda göbeğin de çıkmadı, en fazla yemeklerden sonra kendini biraz şişmiş hissediyor olabilirsin. Elindeki 3 pantolunu ve 2 elbiseyi birkaç hafta evire çevire giyebilirsin. Üstelik ben ikiz bebek beklediğim halde üçüncü ayda karnım falan çıkmadı. O yüzden biraz sakin lütfen.. 

Şimdi bunların üstünden zaman geçmişken anlatmak daha rahat tabii ki ama inanın sabahları yaşadığınız bu hissiyatta yalnız değisiniz. Kimse değilse ben anlıyorum arkadaşım ben de aynen yaşadım bunları, ondan diyorum "take it easy". Her zamanki kadar güzelsin, giydiklerin hala çok yakışıyor, ayrıca makyaj ya yapabilirsin, takıp takıştırabilirsin. Üstelik annelik sana yaradı bak aynaya biraz daha dikkatli bak! Gözlerini kıs şöyle bi. Hala seksisin, belki daha bile kadınsın, belki biraz daha olgunlaştın. Herşey yolunda!

Konu o güzelim kızıl ya da sarı saçlarına gelinceeee. Bende kızıl olanlarından vardı, hatta turuncumsu ve de asıl rengim oldukca kahverengi. İlk zamanlar saçımı boyatamadığım için tabii ki zamanla dipleri çıkmaya başladııı. Ama neyse ki 2 milim dibi çıkınca boyatan birisi zaten olmadığım için bu durumla çevre pek alakadar olmadı. Siz de bir süre "aayy evet şekerim hiç fırsatım olmuyo vallahi bir de yeni renk mi denesem diye bakınıyorum" gibi saçmalıklarla meraklı kalabalığı kendinizden uzak tutabilirsiniz. Ben 4. ayımda saçımı boyattım, organik boya kullandım ve kendi doğal rengime döndüm sürekli boyatmamak için. Bu konuda farklı doktorların farklı yönlendirmeleri olabiliyor, benimki 3. aydan sonra yallah dedi ama kimisi 20. haftaya kadar boyatma diyormuş ben duyduklarımın yalancısıyım. Bence orda mühim olan amonyak koklama olayı. Bebelere kimyasal kokulu nefesler almayalım falan diye sanırım. İşin uzmanı değilim, ancak yaptığum kadarını anlatabilirim canım ben. Kuaförüm Osman Can Bulat beyefendiye "sende organik boya var mıydı" diyince de zaten heme leb demeden leblebiyi anladığı için durumun normal olduğunu gördüm. 

Evet boya isini de hallettik mi ? Şimdi o plazanın girişindeki metal dedektörlerine değinelim. Tabi ki önce doktor civanıma sordum ne yapalım bu girişteki dedektörlerde diye. Dedi ki "geçmesen iyi olur ama geçersen de çok kritik değil, uyuz bir güvenliğe denk gelirsen kasma." Bizim plaza ise İstanbul'un en eskilerinden birisi olmakla birlikte, güvenliklerinin uyuzluğuyla meşhurdur. Kendisi Maya Akar Center olur. Dedim canım hamileyim ben geçerken zımbırtıyı kapatır mısınız? Dedi ki bina yönetimine insan kaynaklarınızdan hamilelik raporu gitmesi lazım, ancak o şekilde kapatabiliriz.
Evet ilk öğrenecekler belli oldu :)

Zaten de İK'daki yakın arkadaşıma söyliycektim. Sirketten söylediğim 3 kişiden birisiyle işi halletmiş olduk. Diğer ikisi de arkadaş kadrosundan :) Fakat tabi bir de plaza kapısından girerken diğerlerine yakalanmama kovalamacası başladı. Sabah gelirken sağımı solumu kolaçan ediyorum, bizden kimse yoksa rahat rahat girip dedektörü kapattırıyorum. Birisiyle denk gelirsem de "ay ben bi telefonla konuşçaktım sen çık yukardan görüşürüz" diyerekten oyalanıyorum. Ama tabii mesela öğlen cümbür cemaat yemeğe gitmişiz, dönüşte o dedektör bana uzaktan bakıyor ve yanımda şirketin yarısı var. Hemen kocama bi mesaj çakıyorum "canım beni arar mısın" diye :) Ve yine "ben telefondayım siz çıkın" işareti çakarak o durumdan da sıyrılıyorum.

İşte bunlar hep macera hep komiklik :)))))